İngilizce Öğrenmek için Yetenek-Sizsiniz Türkiye – Bölüm 1
İngilizce Öğrenmek için Yetenek-Sizsiniz Türkiye –
Bölüm 1
Yeteneksiz miyiz? Yetenek biz miyiz? Bir yabancı
dil öğrenebilmek için yetenek gerekli midir? Siz başlığı nasıl okudunuz? Ne
cevap verdiniz?
Bu yazımı yabancı dil öğrenmek isteyenler, bunun
için vakit harcadığı halde kayda değer ilerleme kaydedemeyenler, “Benim yabancı
dile yeteneğim yok” yargısı ile vazgeçenler, “Türkler İngilizce konuşamıyor”
cular, okuldaki yabancı dil derslerinde başarısız olan hatta derse karşı
olumsuz tutum geliştirmiş öğrenciler, öğrenci velileri, yabancı dil öğretmeni değerli
meslektaşlarım ve okul idarecileri için kaleme alıyorum. Kendi öğrenme ve
öğretme sürecimde edindiğim tecrübeler ve bilimsel verilere dayanarak vardığım
sonuçları paylaşacağım.
Önce bilgi, beceri ve yetenek kelimelerini
tanımlayalım;
Bilgi: Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile
elde edilen gerçek, olgu.
Beceri: Eğitim ve tecrübe yolu ile elde edilen bir
işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma kabiliyeti, maharet.
Yetenek: Kişinin doğuştan gelen bir işi yapabilme
ve öğrenebilme kapasitesi.
Bilgi ve beceri sadece emek harcayarak edinilebilirken
yetenek doğuştan gelen avantajları kapsıyor.
Fiziksel veya zihinsel bir engeli olmayan ortalama
biri basketbolun nasıl oynandığını, kurallarını, ligleri, takımları, tarihçesini
okuyup araştırarak öğrenebilir (bilgi). Bir süre belli bir motivasyonla antrenman
yaparak basketbol oynamayı öğrenebilir (beceri). Ve kendine uygun öğrenme
yöntemlerini, belki de iyi bir koç seçip verimli ve düzenli çalışmayla iyi bir
basketbol oyuncusu olabilir (bilgi ve becerinin öğrenme yolu ile kazanılıp
geliştirilebilmesi).
NBA liginde oynamak için ise bu bilgi ve becerinin
ötesinde çok erken yaştan itibaren bu amaca adanmış günde iki antrenman ve pek
çok fedakarlıktan oluşan bir yaşam; tüm psikolojik engellerden arınmış, tamamen
motive bir zihin yapısı; takım oyunlarında başarılı olabilmek için edinilen beceriler;
zorlayıcı, sıkı ve özverili çalışmalara ilave olarak özel hayat, eğlence ve
uyku saatlerini, beslenme ve sağlıkla ilgili tüm alışkanlıkları bu amaca
yönelik düzenleme ve bu düzene hayat boyu sadık kalabilme iradesi gerekir.
Bir NBA oyuncusunun eğer varsa şans ve doğuştan
gelen avantajları o oyuncunun kendine özel hikayesidir ve sıkı çalışması sonucu
elde ettiği başarısının ancak yardımcı unsurları olarak sayılabilirler. Zaten biri
basketbol oynama yeteneği ile doğmaz. Ancak iyi basketbol oynama becerisi
kazanmasını kolaylaştırabilecek üstün fiziksel dayanıklılık, uzun boy, kolay
öğrenme kapasitesi gibi kalıtsal avantajlara sahip olabilir. Başarısını
tanımlayan şey üstün yeteneği değil adanmışlığı olacaktır zira hepimiz farklı
avantajlar ile dünyaya geliyoruz ancak hepimiz bu alanlarda ünlenmiyoruz, değil
mi?
Bu tanımlar ve örnekleri yabancı dil öğrenmeye
uyarlayarak başlığı tekrar değerlendirmenizi ve okumaya devam etmenizi rica
ediyorum.
Yıllar önce özel bir ortaöğretim kurumunda İngilizce
öğretmeni olarak görev yaptığım sırada klinik psikoloji doçenti sevgili Mehmet
Şakiroğlu da TRT İzmir Radyosu Kent FM’de “Psikolog gözüyle İzmir” adında çok
keyifli bir haftalık yayın yapıyordu. “İngilizce öğretiminde psikolojik
engeller” konusunda sohbet etmek üzere davet ettiği bir yayınına seve seve konuk
oldum. Psikoloji hem mesleki hem kişisel gelişimim için hep ilgi alanlarım
içinde olmuştur ancak bu kadar keskin bir başlık o güne kadar hiç tam anlamıyla
gündemimde olmamıştı. O günden itibaren bu konuda sık sık düşünmeye, araştırmaya
ve gözlem yapmaya başladım.
Hepimiz bugüne kadar iyi kötü bir şeyler öğrendik.
Hepsi yeteneklerimiz sayesinde miydi? Yabancı dil öğrenmeyi ne zaman ve niçin bu
şekilde ayırmaya başladık? Bir yabancı dil öğrenmek için yetenek gerekli midir
sorusuna bilimin ve benim ortak ve basit bir cevabımız var? HAYIR!
Bu yetenek lafının nereden çıktığını ise iki
başlıkta toplayacağım:
0 comments
Merhaba, merhaba?